Cornwall’daki kent plastik kamışlar, şişeler, yemek ambalajları ve tek kullanımlık çatallara karşı ortak bir duruş sergileyerek geçtiğimiz aralık ayında bu noktaya ulaştı. Şimdi 330 kent daha onun izinden gitmeye çalışıyor.
Kozmetik ürünler satan Pure Nuff Stuff’ın sahibi Emily Kavanaugh ile birlikte Chapel sokağındaki dükkanındayım. Dar sokak Jubilee havuzuna açılıyor ve deniz kenarındaki üçgen biçimli açık havuz, bir geminin baş tarafını andırıyor. Kavanaugh bana bir parça ambalaj malzemesi uzatarak, “Buyrun, bir deneyin,” diyor. Küçük, beyaz bir buluta benzeyen malzeme polistren köpük gibi adeta. Kavanaugh, “Tadı aynı ayinlerdeki mayasız ekmek gibi,” diyor. Çekingen bir küçük ısırığın ardından parçayı mideye indiriyorum.
Kavanaugh’un ambalajları plastikten değil mısır nişastasından yapılmış. Yemesi bir ritüel hissi veriyorsa bunun nedeni, kentte büyük bir tutkuyla benimsenmiş bir konuyla alakalı olması. Penzance geçtiğimiz yıl Surfers Against Sewage (SAS) topluluğundan “plastiksiz kent” unvanı alan ilk Britanya kenti oldu. Cornwall’da 1990’da dönemsel bir hareket olarak başlamış SAS zamanla denizlerin korunması konusunda ülke çapında çalışan bir hayır kuruluşu halini almış. SAS yalnızca plastik poşet veya bardakları hedef almak yerine kamışlar, şişeler, ambalaj malzemeleri, yemek kutuları, kulak çubukları, streç film ve çatallar dahil her tür tek kullanımlık plastiğe karşı kitleleri bir araya getirmeye çalışıyor.
Şubat 2014’te güneybatı kıyısını yerle bir eden fırtınaların ardından Cornwall sahillerine korkunç miktarda böyle atık birikmiş. Penzance’ta doğup büyümüş olan Rachel Yates, çocukluğunda kloroflorokarbon gazlarına karşı düzenlenen kampanyaları hatırlıyor. Yetişkinliğinde onu harekete geçiren ise, SAS’ın kumsal temizleme etkinliğine katılması ve sonrasındaki fırtınaların etkisi olmuş. 43 yaşındaki radyocu, “Şişeler, kokteyl çubukları, bardak kapakları, tıraş bıçakları, diş fırçaları vardı etrafta… Böyle bir şeye daha önce tanık olmamıştım ve yoğun bir tepki duydum,” diyor.
Okyanuslardaki plastikler güzelim Cornwall sahillerinde bir felaket yaratmakla kalmıyor yalnızca. Birleşmiş Milletler, plastik atıklarımızdan ötürü denizlerdeki yaşama “onarımı mümkün olmayan hasarlar” verdiğimize, bu atıkların birçoğunun denizlerde birikip gıda zincirlerini zehirlediğine dair uyarıda bulunuyor. Kaliforniya’daki Ulusal Ekolojik Analiz ve Sentez Merkezi ile Georgia Üniversitesi’nin tahminlerine göre her yıl 10 milyon ton plastik okyanuslara karışıyor. Geçen yıl Britanya’daki 300’den fazla plajın temizlenmesi için ülke çapında düzenlenen etkinlikte Deniz Koruma Topluluğu sahil şeridindeki her 100 metrelik alandan çoğu plastik 718 parça çöp toplamış.
“Üstelik bu yalnızca kıyılarla değil her yerle ilgili bir mesele,” diyor Yates. “Bence gitgide daha çok kişi bu konuda bir şeyler yapmak istiyor. Somut ve gerçek bir şeyler.” Yates, SAS’a katılmış ve topluluğun geliştirdiği kriterler doğrultusunda Penzance’ın plastikten arınmasını kendisine amaç edinmiş. Beş adımlı bu planın hedefleri: yerel yönetimi davranış değişikliği sergilemeye ve kampanyayı desteklemeye teşvik etmek, iş dünyasını tek kullanımlık plastiklerden kurtulmaya sevk etmek, okullar ve genç gruplarla çalışmak, plastik toplama etkinlikleri düzenlemek ve ana amaç doğrultusunda istikrarlı bir şekilde ilerlemek adına bir yürütme grubu oluşturmak.
Görüşmelerle geçen yoğun birkaç ayın ardından Yates geçtiğimiz aralık ayında Penzance’ın plastiksiz kent unvanı alabilmesini sağladı. O zamandan bu yana ülkedeki 330’dan fazla yerleşim, kentin izinden gitmek üzere başvuruda bulundu. Şimdiye dek, kuzeydoğudaki Tynwmouth da dahil olmak üzere 29’u bu unvana kavuştu. Bunların tümü kıyı kentleri. Ancak başvuranlar arasında Milton Keynes ve Ripon gibi iç kısımlardaki yerleşimler de bulunuyor. Plastiksiz yaşama neden bunca istek oldu ve Penzance gibi bir kent için bunun anlamı nedir?
Yates önce Kavanaugh’un dükkanı gibi daha yeşilci bir yaklaşım benimsemiş işletmelere yönelmiş. Ambalajların bile yenilebilir olduğu bir dükkanda bile atılabilecek yeni adımlar oluyor. Eskiden plastik fıçılarda satılan banyo tuzları artık küçük kağıt poşetlerde sunuluyor. Kavanaugh, “Kısa süre öncesine dek müşteriler bu konuda biraz kaprisliydi, ama tutumlar değişiyor bence,” diyor.
Yakınlardaki Honey Pot’ta da benzer bir hikaye söz konusu. Dükkanda Rachel Gunderson öğlen yoğunluğu için hazırlanıyor. 26 yaşındaki işletmeci Gunderson harekete katılmış ve kafesinde çevreci uygulamalara yer vermeye başlamış hemen. Plastik kamışlar kullanmayı bırakmış. Kahve bardakları da dahil tüm ambalaj malzemeleri de doğada çözünebilir nitelikte artık. Gunderson, “Tedarikçilerimi de bu yola itiyorum,” diyor. “Altı patlıcan sipariş ediyorum ve her biri plastik ambalajlarda geliyor.”
Gunderson’ın tedarikçilere yaklaşımı, konuya uzak kitleleri kazanmanın güçlüklerini yansıtıyor. Süpermarket ekonomisinin getirdiği çeşit çeşit plastiğin müthiş niteliklerinden ötürü tüketim toplumu kendisini köşeye sıkıştırmış durumda. Galler’in güneyindeki Chepstow, SAS onaylı plastiksiz kent unvanına kavuştuğunda, bunu kocaman bir plastik afişle ilan etti. Tutarsız gözükmekle birlikte bu hareket aslında plastiğin modern toplumla ne kadar içiçe geçtiğini yansıtıyor. Dayanıklı, su geçirmez bir ilan asmak istiyorsanız daha az maliyetli veya daha etkili bir seçenek bulunmuyor. (SAS, kampanyasının tüm plastikleri değil tek kullanımlık olanları hedef aldığına dikkat çekiyor.)
Yates, plastiksiz toplumların yalnızca benzer düşünen ve daha yüksek harcamalar yapabilecek insanlardan oluşmamasını sağlamaya kararlı. (Plastikten vazgeçtiğinde Kavanaugh’un ambalaj maliyetleri üç katına çıkmış ve bunun bir kısmı da kaçınılmaz bir şekilde müşterilere yansımış.) Katılımdaki artışın (şimdiye dek Penzance’taki 70’den fazla işletme harekete katılmış bulunuyor) ve kentteki konuşmaların, akışın tersine döndüğünü ve değişimin artık bir lüks olmadığını gösterdiğini de söylüyor.
Penzance’taki art deco cepheli, mütevazı cafe Waves’i işleten Paul Shaw, “Bence halkın algısı son 12 ayda ciddi değişim gösterdi ve konuya şimdi bambaşka bir gözle bakıyorlar, “diyor. O da büyük plastik fıçıları yeniden kullanarak ve polistren yemek kutularından kurtularak kendince bir katkıda bulunmaya çalışıyormuş. Plastiksizlik kampanyası ise onu daha güçlü bir adım atmaya teşvik etmiş ve yeniden kullanılabilir bardak getirmeyenlere dışarı içecek servisi vermez olmuş.
Shaw’un tahminlerine göre dışarı götürmek için içecek alan müşterilerin dörtte biri bu uygulamanın ardından dükkandan ayağını kesmiş. Bu da dükkanın yıllık kârının 2600 sterlin azalmasına yol açmış. “Ama yapmamız gereken bu değil mi?” diye soruyor. “Sisteme daha fazla çöp boca etmiyorum. Yardımcı olacak bir şeyler yapmaya çalışıyorum.” Shaw’a göre, bu hareket iki yıl önce işletmelere çok daha zararlı olabilirmiş. “Artık insanlar işlerin böyle yürümesi gerektiğini kabul ediyorlar.”
İzleri her zaman kolayca görülebilir olmasa da Penzance’ta konuştuğum herkes kampanyadan haberdardı (plastik afişler yoktu etrafta). Ciddi bir destek söz konusuydu. Yüzme havuzuna giderken rastladığım Elizabeth Povey, rıhtımın yanındaki huzurevinde bu konunun hep gündemde olduğunu söyledi. “Tek derdimiz, siyah plastikten yapılmış hazır yemek tepsilerini geri dönüştürememek,” diyor. “Onlarla ne yapacağımızı bulana dek tepsileri bir kenarda biriktiriyoruz.” (Siyah plastik aslında geri dönüştürülebiliyor, fakat makineler siyah pigmenti “algılayamadığı” için onları sınıflandıramıyor. Geçen ay Marks & Spencer, Tesco ve Sainsbury’s şirketleri bu konuyu çözmeye yönelik planlar içinde olduklarını açıkladı.)
Kent sakinleri de iş yeri sahipleri de neredeyse istisnasız bir şekilde tüm kentin hızla plastik meselesi konusunda birlik oluşunda etkili bir nedenden bahsettiler: Mavi Gezegen II. BBC kanalındaki bu belgesel dizisinin, albatrosları yavrularını plastikle beslemeye çalışırken gösteren sarsıcı son bölümü geçen aralık ayında, tesadüfen Penzance’ın plastiksiz kent statüsüne kavuşmasından kısa süre önce yayınlanmış. Yates, “Bu konuda çalışıyorduk zaten, fakat Mavi Gezegen farkındalığı cidden artırdı ve insanları bir şey yapmak ister hale getirdi diye düşünüyorum,” diyor.
Koruma kuruluşu WWF’de deniz politikasının başı olan Lyndsey Dodds: “Deniz bilimi ve politikaları konusunda 20 yıldır çalışıyorum ve denizlere bu denli ilgiyle, bu kadar yoğun bir değişim isteğiyle daha önce karşılaşmamıştım,” diyor. 1000 yerleşimin plastik bardak kullanmayı bırakması uzaklardaki albatros yavrularına pek etki etmeyebilir, ancak Dodd’un belirttiği gibi, SAS planının bu konuda bilinçlenmeyi artırması güçlü bir etki sağlayacaktır. “Tek bir kent tüm dünyayı değiştirmeyebilir, ama önemli olan konunun kitlelere yayılması,” diye ekliyor.
Penzance’ta gelişmelere şüpheyle yaklaşanlar da var. Wharf House lokantasında çalışan ve adının belirtilmesini istemeyen bir kişi, içi polistren yemek kutularıyla dolu bir dolabı açıp gösteriyor. Dışarıya yemek siparişlerini mümkün mertebe kağıt ambalajlarla yapmaya çalıştıklarını, fakat bunun her zaman mümkün olmadığını söylüyor. “Herkes istemiyor hem,” diye ekliyor. Müşteriler, 5 sent ek ücret karşılığı sunulan tahta çatalları çoğunlukla dikkate almıyor. “Tahta çatallar bizim için plastik olanlara kıyasla daha maliyetli ve bu farkı tüm müşterilere yansıtamazdık,” diyor. Dükkanın içecek tedarikçisiyle kontratında ötürü, köşede bulunan ve plastik şişelerle dolu olan kola dolabına karton veya cam şişeler koyma imkânı yok. Kendisi dükkanın kampanyayı desteklediğini, ancak bazı eksiklerinden dolayı vitrinine “plastiksiz” ibaresi koyamadığını anlatıyor. “Elimizde gelen bu kadar şimdilik.”
Benzer kontrat yükümlülükleri başka yerlerde de gelişimin önünü kesiyor. Penzance’ın Belediye Başkanı Dick Cliffe ile Penlee House’taki Orangery Cafe’de bir şeyler içmek için buluştuk. Başkan yanında iki plastik şişe su olduğu için mahcup gözüküyordu. “Ne yazık ki kontratımız plastiksizlik statüsünden önce yenilenmişti,” diyor. Kendisi bir sonraki kontratta plastik kullanmama gibi bir şart bulunmasını umuyor. Öncesinde hava kuvvetlerinde görev almış Cliffe, plastiksiz bir yaşamın savunuculuğunu yapıyor ve Yates’in belediye meclisine SAS planını sunmasının ardından kampanyayı benimseyip destek vermiş.
Kavanaugh, “Bu noktaya bir günde gelmedik ve buradan çıkmamız da bir günde olmayacak,” diyor. Yerlerine geçecek bir alternatif olmadığı için kendisi bile hâlâ plastik şişelerde şampuanlar ve diğer sıvı ürünler satıyor. Ticaret odasının ve plastiksiz toplum komitesinin de üyesi olan Kavanaugh mücadeleyi gıda zincirine de taşımaya kararlı. Böylece tüketici toplulukları hem tedarikçileri hem de işletmeleri uygulama değişikliğine itebilir ve doğru davranmanın maliyeti daha düşük olabilir.
Kavanaugh kentte kahve satan 32 mekânla görüşme sürecinde. Amacı, olabildiğince çok işletmenin bir araya gelmesini ve kahve bardağı olarak kullanılacak geri dönüşümlü alternatifleri daha uygun fiyata temin etmek adına birlik olmalarını sağlamak. “Gayemiz bunu kolaylaştırmak ve alternatif ürünlere bir servet ödememek,” diyor.
Rachel Yates şimdi SAS’ın plastiksiz toplulukları çoğaltmaya yönelik ulusal kampanyasında çalışıyor. Vazifesinin kapsamının ne kadar geniş olduğunun da farkında. “Penzance’ta bile plastik bardak ve poşetler kullanan büyük zincirler var hâlâ,” diyor. “Bunu bir günde halledemeyiz. Adım adım ilerlememiz gerekiyor. Çünkü akılda canlandırmak için bile çok geniş bir ölçekte. Gerçekten sürdürülebilir bir şeyin temellerini atıyoruzdur umarım.”
Simon Usborne’un 18 Temmuz 2018’de The Guardian’da yayımlanmış yazısından çevrilmiştir.
Yazının orijinal linki: https://www.theguardian.com/environment/2018/jul/18/penzance-britains-first-ever-plastic-free-town-cornwall