Philip Perry’nin 27 Aralık 2016 tarihinde BigThink.com’da yayımlanan yazısından çevrilmiştir.
Trump’ın kampanyası, üretimi yeniden Amerikan topraklarına çekerek istihdamı artırmayı vurguluyordu. Öte yandan üretim sektöründeki işlerin ortadan kalkmasının ardındaki başlıca neden makineleşme. Benzer iş kayıpları başka birçok ülkede de popülist hareketlere yol açtı. Oysa dört bir yandaki pek çok ekonomiste göre, yapay zeka, robot bilimi ve diğer teknolojiler serpildikçe, istihdam artışından ziyade daha fazla iş kaybı yaşanacak. Şimdi tartışılan konu ise bunun ne kadar hızlı olacağı.
Pensilvanya Üniversitesi Wharton İşletme Fakültesi’nden bir uzman bizi tehlikelere karşı uyarıyor. Risk sermayedarı ve işletme fakültesi yönetim kurulu üyesi Art Bilger, yakın tarihli bir Oxford araştırmasından hareketle, önümüzdeki 25 yıl içinde dünyadaki tüm gelişmiş ülkelerde %47’ye varan oranda iş kaybı yaşanacağını söylüyor. The Economist dergisi, “Hiçbir devlet hazırlıklı değil,” diyor. Konu hem mavi hem de beyaz yakalı işleri ilgilendiriyor. Şimdiye kadarki kayıplar mavi yakalı işlerle, özellikle de üretim alanıyla sınırlı oldu.
Bilger, “Yapısal işsizlik”le ve Amerikan halkına vuracağı korkunç darbeyle mücadele etmek üzere Working Nation [Çalışan Ulus] adlı bir sivil toplum kuruluşu oluşturdu; kâr amacı gütmeyen kuruluşun misyonu, halkı uyarmak ve kaygı verici bu gidişata karşı insanları koruyabilecek planlar geliştirmeye yardımcı olmak. İstihdam kavramının çarpıcı bir şekilde değişmesi bir yana, bu trendi geri çevirmek de mümkün değil. Bilger, iş gücünü modernleştirmek üzere el ele vermeleri için şirketlere, akademiye, hükümete ve STK’lara çağrıda bulunuyor.
Doğrusu, makineleşme bize daima işe mal olmuştur. Örneğin mekanik dokuma tezgahlarının ortaya çıkması dokumacıları işlerinden etmişti. Ancak böylece yeni işler de doğmuştu. Makineleri teknisyenler işletiyordu, parçalarını makine ustaları yapıyordu ve başlarında işçiler duruyordu. Bir iş kolundakiler başka pozisyonlara geçebilmişlerdi çoğu zaman. Örneğin 20. yüzyıl başında otomobillerin yaygınlaşması nalbantları işlerinden etmişti. Çünkü nal ihtiyacı kalmamıştı. Onlar da araba tamircisi oldular. Bu yeni işe daha uygun kimse yoktu.
Bahsettiğimiz yeni trend ise epey farklı. Günümüzde işsizlik gelişmiş ülkelerin çoğunda önemli bir mesele ve durum daha da kötüleşecek. Birkaç on yıl içinde, 2034’te, orta kademe işler büyük ölçüde ortadan kalkmış olacak. Şimdiye dek bundan fayda gören yalnızca aşırı varlıklı kesim, yani en tepedeki %1 oldu. Önümüzdeki teknolojik devrim orta sınıfı tümden ortadan kaldıracak gibi gözüküyor. Bilgisayarlar hem işleri insanlardan daha ucuza yapacak, hem de daha verimli olacaklar.
Muhasebeciler, doktorlar, avukatlar, öğretmenler, memurlar ve hesap uzmanları, ayağınızı denk alın: işleriniz güvende değil. The Economist dergisine göre, bilgisayarlar, büyük veri yığınlarını analiz edip karşılaştırarak mali ve tıbbi kararlar verebilir hale gelecek. Yolsuzluk veya yanlış tanı ihtimali azalacak ve süreçlerin verimliliği artacak. Derde girecek meslek grupları yalnızca bu saydıklarımız değil; böyle bir akışta, işini koruyabilenlerin gelirleri de sabitlenecek muhtemelen ve gelir uçurumları daha da artacak. Bunun politikayı ve toplumsal istikrarı nasıl etkileyeceğini tahmin edebilirsiniz.
Makineleşme ve bilgisayarlı otomasyon alanlarındaki ilerlemenin durması mümkün değil. Bir kere başladı mı geri dönüş yok. Ve er geç herkese yansıyacak. Şöyle bir zihniyet söz konusu: diğer ülkeler rekabet avantajı elde etmek adına teknolojiden yararlanacaklar, dolayısıyla biz de bunu benimsemeliyiz. Nihayetinde, işinden olan kişiler yeni teknoloji girişimlerine veya diğer sektörlere alınabilir. Fakat böyle bir sürecin, büyük bir faciayı önleyemeyecek kadar yavaş ilerleyeceği kesin.
Bilger’a göre problem uzun süredir devam ediyor. Günümüzdeki yaşam süresi uzunluğunu ve ABD’deki aksak eğitim sistemini de hesaba kattığımızda mesele daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Önerilen çözümlerden biri, devletin, bireylerin hayatta kalabilmelerini sağlayabilecek türden bir evrensel asgari gelir dağıtması. Sonrasında, yeniden eğitim programlarıyla insanların yeni uğraşlar bulmalarına yardımcı olunabilir. Kimileri ise iş kurmak veya yaratıcı kuruluşlara katılmak isteyecektir. Bireylerin yalnızca para peşinde koşmak yerine kendi tutkularının peşinden gitmesiyle birlikte, insanlığın çiçek açtığı bir devir de yaşanabilir.
Bilger kısa süre önceki bir radyo programında eğitim sistemini tümden yenilemekten ve müfredata, gelecekteki işlere yönelik beceriler kazandıran dersler katmaktan bahsetti. Çağın gerisinde kalmak yerine ekonomiye katılabilmelerini sağlamak için orta yaşlı çalışanların yeniden eğitilmesi gerektiğine de değindi. “Bunun için projeler geliştiriliyor,” diyen Bilger, orta yaşlı çalışanların pek çoğunun yeniden eğitim almaya direnç gösterdiğini kabul etmekle birlikte bunun şart olduğunu belirtiyor. Üstelik, yeniden eğitim programları ve yeni K-12 eğitimi tasarlanırken, artırılmış gerçeklik uygulamaları gibi, öğrenme deneyimini daha dinamik kılabilecek yollar düşünülüyor. Fakat bu tür planlar henüz doğum aşamasında.
Staj ve çıraklık uygulamalarının yaygınlaştırılması da gündemde. Günümüzün problemi, bazılarının öne sürdüğü gibi yeterince iş olmaması değil, mevcut pozisyonlara uygun becerilere sahip yeterince çalışan bulunmaması. Bilger bu problemin daha da büyüyeceğini düşünüyor.
Peki, sürücüsüz araçlar yaygınlaştığında, daha önce geçimini sürücülükle kazanan kişiler, örneğin uzun yol şoförleri ve taksiciler, yeniden eğitim programları yoluyla yeni ekonomide kendilerine bir yer bulabilecekler mi gerçekten? Kimse bilmiyor doğrusu. Toplumdaki tüm büyük değişimler gibi bu durumda da kazananlar ve kaybedenler olacaktır muhtemelen. Bu dönüm noktası, pragmatik bir ütopyanın da büyük çaplı bir toplumsal kargaşanın da tohumlarını içinde barındırıyor, fakat muhtemelen iki uç arasında bir şey yaşanacak.
Bilger sözlerini şöyle sonlandırıyor, “İşsizlik oranı %25, %30 ya da %35 olduğu takdirde toplumumuz nasıl olur? … Bunu nasıl karşılayabilirsiniz bilmiyorum, ama altından kalkabilseniz bile, insanların kendileriyle ne yapacağı sorusu gündemde olacak. Bence hayatta bir amaca sahip olmak bir toplumun istikrarının önemli bir parçası.”
Yazının orijinal linki: http://bigthink.com/philip-perry/47-of-jobs-in-the-next-25-years-will-disappear-according-to-oxford-university
Çevirmen: Gülin Ekinci
Görsel: Murat Burhanoğlu
Bir bilimkurgu romanı okumuştum herşey böyle başlamıştı iş yapılar zamanla kaybolmaya onların yerini otomasyon sistemler, robot sistemleri tamamen insanların işlerinden olmasına neden olmakta bu yüzden insanlar işsiz kalmakta ve suç oaranları tavan yapmaktadır tek çare yeni iş sektörleri açmak buda ancak gezegenler arası taşımacılık maden rafinerileri gibi şeyler üretmek insanların çalışması ve istihdamı yaratılmaktaydı.
Umarım ilerleyen zamanlarda bizde bu duruma düşmeyiz.