Bitkilerle kaplı gökdelenleriyle ünlü mimar Stefano Boeri, hava kirliliğinin yoğun etkisi altındaki bir ülke olan Çin’de yeni yeşil yerleşimler tasarlıyor.
Stefano Boeri, Çin’deki kent alanları için yeşil, hem de yemyeşil bir gelecek tasavvur ediyor. Ofis binaları, evler ve oteller baştan başa bitki ve yeşilliklerle donatılacak. Böylece, toz duman içindeki, zehir soluyan metropoller biraz nefes alabilecek.
Milano’daki Bosco Verticale (dikey orman) adlı, ağaçlarla kaplı gökdelen kompleksiyle ün kazanmış olan İtalyan mimar geçen hafta Çin’deki Nanjing kenti için de benzer bir projenin söz konusu olduğunu açıkladı.
Boeri’nin Asya’daki ilk çalışması olacak olan proje, 23 tür ağaç ve 2500’den fazla yeşillik türüyle kaplı iki kuleden oluşacak. Bu yapılarda ofislerin, 247 odalı bir lüks otelin, bir müzenin ve hatta bir yeşil mimari okulunun yer alacağı söyleniyor. İnşaat aşamasındaki projenin gelecek yıl tamamlanması hedefleniyor.
Ancak Boeri’nin Çin için daha da iddialı planları var: Çevrenin bozulması ve hava kirliliği ile eş anlamlı hale gelmiş bu ülkede “orman kentler” yaratmak istiyor.
Boeri, “Tek bir yüksek binadan ziyade, farklı büyüklüklerde ve her biri ağaç ve bitkilerle kaplı 100-200 yapının bulunduğu kapsamlı bir kent tasarımı istendi bizden,” diyor. “Farklı farklı yapılar tasarlamak için büyük bir ciddiyetle çalışıyoruz. Sanıyorum bu yıl sonundan itibaren inşaatlar başlayacak. Çin’deki ilk orman kent 2020’de hazır olabilir.”
Boeri, “dikey orman” konseptini, deri naklinin mimari versiyonu gibi tanımlıyor ve Çin’in kirlilik içindeki kent bölgelerinin bir köşesine yeni bir hayat getirmek üzere tasarlanmış bir müdahale olarak nitelendiriyor. Milano’daki merkezinin açıklamasına göre, binalar Nanjing’de her yıl 25 ton karbondioksit emilimi sağlayacak ve her gün yaklaşık 60 kg oksijen üretecek.
Boeri, “Olumlu bir şey bu; çünkü bu denli çok bitki, ağaç ve çalının olması, havanın temizlenmesine, karbondioksit emilimine ve oksijen üretimine katkı sağlıyor,” diyor. “Çok bitki olması kent trafiğinin doğurduğu tozların emilimi bakımından da önemli bir katkı.”
Boeri, Çin’in malum kirlilik krizini çözmek için ağaç kaplı birkaç gökdelenden çok daha fazlasının gerektiğini de belirtiyor.
“Nanjing gibi devasa kent ortamlarında iki kule çok küçük bir katkı. Ama bir örnek sunuyor. Bu tür yeşil mimari modellerinin tekrarlanıp çoğalmasını umuyoruz.”
Nanjing projesi deri nakli gibiyse, Boeri’nin “orman kentler” planı da organ nakline benzetilebilir. Milano doğumlu mimarın ifadelerine göre, aklındaki fikir, Çin’in kent bölgelerinin geleceği için yeşil bir yol haritası oluşturabilecek bir dizi sürdürülebilir mini kent yaratmak.
Bu yerleşimlerin ilki ülkenin güneyinde, dağlık Guangxi bölgesinde yer alan yaklaşık 1,5 milyon nüfuslu, orta büyüklükteki bir kent olan Luizhou’da olacak. İhtimaller daha düşük olmakla birlikte, ikinci proje için Çin’in kuzeyindeki bir endüstri merkezi ve ülkenin en kirli 10 kentinden biri olan Shijiazhuang civarı düşünülüyor.
Boeri’ye göre bu projeler, dikey ormanlara kıyasla, “Çin’deki kentlerin çevre koşullarına bir katkı sağlamak bakımından daha ciddi bir ifade” ortaya koyuyor.
60 yaşındaki Boeri, Çin’e ilk kez 1979’da gitmiş. Beş yıl önce de Şangay’da bir ofis açmış ve kentteki Tongji Üniversitesi’ndeki bir araştırma programını da yönetiyor.
Boeri, Çin’deki yetkililerin, “devasa metropoller” yerine, tamamı “yeşil mimari” ile inşa edilmiş, 100.000 veya daha az kişilik yerleşimlere odaklanan yeni ve daha sürdürülebilir bir kent planlama modelinin benimsenmesi gerektiğini nihayet anlamaya başladıklarını söylüyor.
“Bugüne dek kentlere yeni ortamlar eklemekle yetindiler,” diyor. “Böyle kabus gibi yerler oluşturdular. Devasa metropol ortamları. Yayılıp genişlemeye dayalı olmayan, küçük yeşil kentlerden oluşan bir sistem, yeni bir kent modeli tasavvur edilmeli.”
Boeri, yeşilliklerle kaplı yapılarının görkemli değil yalın bir fikri temel aldığını anlatıyor. “Muazzam kısmı doğanın kendisi. Yani binanın her mevsim renk değiştirmesi. Bitki ve ağaçlar büyüyor ve bambaşka bir hale bürünüyor.”
“Dikey ormanların her yere uygulanabileceğini düşünüyor ve umuyoruz. Birilerinin bunu kopyalamasından veya benzerini yapmasından hiç rahatsızlık duymam. Umarım yaptıklarımız başka denemeler için de faydalı olur.”
Tom Phillips’in 17 Şubat 2017’de The Guardian’da yayımlanmış yazısından çevrilmiştir.
Yazının orijinal linki: https://www.theguardian.com/cities/2017/feb/17/forest-cities-radical-plan-china-air-pollution-stefano-boeri